Kütahya
Kalesi şehre hâkim bir tepe üzerinde bulunmaktadır.
Kalenin bulunduğu alanın antik çağdan itibaren ilk
yerleşmenin başladığı yer olduğu sanılmaktadır.
Kaynaklara göre buradaki ilk kaleyi Bizanslılar
yapmıştır. Malazgirt Savaşı (1071) sonrası Alparslan’a
yenilen Bizans İmparatoru Romanos Diogenes’in gözlerine
bu kalede mil çekilmiştir. Daha sonra 1080 yılında
Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından kale ele
geçirilmiştir. Germiyanoğulları ve Osmanlı dönemlerinde
de kullanılmıştır. Fatih Sultan Mehmet kaleyi onarmış,
genişletmiştir. Sultan III.Selim zamanında da kalenin
muhafızları Nizamı Cedid örgütünün Selimiye Ocağına
bağlanmıştır. Bu dönemlerde kale bir süre cezaevi olarak
kullanılmıştır.
Eski kaynaklar ve gezginlerin seyahatnamelerinde de kale
ile ilgili bir bilgiye rastlanmamıştır. Kalede Türk
devri öncesine ait herhangi bir yapı ile
karşılaşılmamıştır. Bununla beraber kale burçları, bazı
sarnıçlar ve depolar ile buna benzer kalıntılar kesinlik
kazanamamakla beraber önceki dönemlere ait bazı ipuçları
vermektedir. Evliya Çelebi’nin 70 burcunun olduğuna
değindiği kalenin burçları iyi durumda olmasına
karşılık, şehre bakan doğu tarafında çok az burç
günümüze gelebilmiştir. Kalenin batı ucuna küçük bir
içkale veya şato yerleştirilmiştir. Bunun kuzeyine de
Osmanlı döneminde yeni bir bölüm eklenmiştir.
Kale İç Kale ve Yukarı Kale olmak üzere iki bölümden
meydana gelmiş, moloz, kesme taş ve tuğla hatıllarla
yapılmıştır. Duvar örgüleri arasında çok sayıda devşirme
malzeme ile karşılaşılmıştır. Sur duvarlarına burçlar
sık aralıklarla yerleştirilmiştir. İç Kale’nin bulunduğu
tarafta birbirine bitişik burçlar da dikkati
çekmektedir. Burçlar yuvarlak olup, yalnızca güneydeki
bir burç kare planlı yapılmıştır. İç Kale içerisinde
sarnıçlar, odalar, iki cephanelik ve iki de tophane
bulunmaktadır. Bugün bu kalenin içerisindeki meydana
Ebed Bahçesi denilmektedir. Aşağı Kalede ise burçlar
tamamen kare planlıdır. Doğu yönündeki giriş kaplamaları
sökülmüş olmasına rağmen yine de iki burcun arasında
olduğunu göstermektedir.
İç
Kale’nin doğuya açılan bir giriş kapısı vardır. Evliya
Çelebi bu kapının ahşap ve üzerinin camız derisi ile
kaplı olduğunu belirtmiştir. Şehre inen doğu
kapılarından da üç kat demir kapı olarak söz etmiştir.
Ayrıca bu kapının iki tarafında beyaz mermerden aslan
heykelleri olduğuna da değinmiştir. C.Texier bu
aslanlardan bir tanesinden söz etmiştir. Bazı
kaynaklarda kalenin hendeklerle çevrili olduğu
yazılmışsa da bununla ilgili bir ize rastlanmamıştır.
Yukarı Kale’de Germiyanoğlu Süleyman Şah’ın 1378’de
yaptırdığı Yukarı Kale (Süleyman Şah) Camisi, Aşağı
Kale’de de Ulupınar Mescidi Osmanlı döneminde
yapılmıştır. Ayrıca şehirden kaleye çıkan yol üzerinde
de iki çeşme kalıntısı bulunmaktadır. Kaba taştan
yapılmış bir suyolu izlerine de yine kaleye çıkış yolu
üzerinde rastlanmıştır.
Günümüzde İç Kale içerisinde kendi ekseni etrafında
dönen turistik bir gazino yapılmıştır.
kaynak:
kenthaber.com
Kethaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar,
www.kutahya.kultur.gov.tr ve www.kutahya.pol.tr
adreslerinden alınmıştır.